16 Temmuz 2012 Pazartesi

15 temmuz uzuuun bir gün.

        Buralar da sıcak ortak karakter adeta. Hava sıcak, dostluklar sıcak ve de namlunun ucu.... intikam sıcak içilen bir çorba, nefret de oylesine sıcak. dostlukların kenarından dolanarak düşmanlıklardan olabildigince uzakta yaşamaya çalışıyorum
      İnsanlar kalabalık,  hiyerarşi her zaman mevcut, ilişkiler karışık.
 bir kişinin amcaoğlu aynı zamanda kayınbabasıda olursa torunu  kişinin babasına hem dede hemde dedemin dedesi der mi?
aklınız karıştı sanırım. normaldir benim her daim karışık.

altta son model jip anlayış 500 yıl geri.
 Aynen  ahmet arifin dizeleri
         "düşün uzay çagında bir ayagımız
           ham çarık kıl çorapta olsada biri..."
der gibi.

neyse sabah kadim dostum selo antepe geçeceklerini söylediginde  pazar gununun planı zaten belliydi. Bir davet üzerine yakın bir koye gidecektim ve son yıllarda yedigim en nefis yogurtları yapan teyzenin elinden bir şeyler yiyecektim.Ancak selonun telefonu beni biraz zora sokmuştu. hem verilmiş sözümü tutmalıydım ki burada urfada çok çok önem arz ediyor hemde bizim pis adamları görmeliydim. Uzaklarda olup gerçek arkadaşlara hasret gitmeden benim özlemimi anlamınız zor. Sonuçta hem selo ve engini ( külahoğlu) nu gÖrmeye hemde davete uymaya karar veridm.


   Velhasıl köye gittigimde işimin zor oldugunu anladım. Zira ibrahim amca ( 75 lik bir delikanlı )benim gelecegimden dolayı bir oğlagı kesmiş ondan kavurma, ciger, patlıcanlı kebap da dahil bilimum şekilde yemek yaptırmıştı.

    " yavaş yavaş sofra dolarken karnımın gurultusundan bundan sonrakilerin resmini çekemedim"

kısa zamanda bir gunluk yemegi mideye indirirken mumkun oldugunca ekmek freee takılmaya çalışıyordum . ilk tabaktan sonra fitness, body mass index ve hafiflige dayalı performans kavramlarını hiç düşünmemege karar verdim.  hedeflerim  olan tek parmak barfiksler, 10 derece onsightlar birer birer çölün sıcagındaki serap dünyasına karıştılar.....

Yemek üstü meyve vs derken saatim çoktan 12 30 u gösteriyordu. Daha Gaziantepe gidecek ve ekiple  buluşacaktım. off allahım. sofranın esiri olmuştum. her tabakta koşmam gereken mesafe ve harcamam gerekn kaloride artıyordu. ohh shit baby.

 Neyse, yolda radarcı abilere selam vererek antepe ulaştım. Bu kadar tenha bi yolda ögle arası sıcagında otoyol devriyesi ne muaazzam bir görev aşkıdır diye düşünürken ögle arası bedavaya yaptıgım antremanlar aklıma geldi..


 gazi antep urfadan 140 km ve 40 yıl daha batıda... gazi antep de bayazhan da bizim ekiple buluştum. iki serseri. ama sonuna kadar dostum. velhasıl ilk 10 dakika  önceki 2 yılın aldım verdimini yapıp hemen geyige başladık.
 anladım ki ne kadar uzakta olursa olsun seni yargılamadn kabul edecek ve kavgada sonuna kadar yanında oldugunu bildigin insanlar oldukça yaşam daha bir güzel

         "  üç silahşör espirisini yapmazdım ama son zamanlarda biraz nostaljik oldum "

 vakitlice ayrılıp geriye 140 km ve 40 yıl doguya dönerken bir gün buraları da geçmişime ekleyecegim düşüncesi ile teselli buldum. Görüşmek ve sohbet iyi idi ancak beni hedefimden yani hedefsiz bir motivasyon haleti ruhiyesi ile aralıksız antreman yapma durumundan uzaklaştırmamalıydı....


Hiç yorum yok: