12 Ocak 2014 Pazar

5 ocak adana kurtuluş koşusu

gerçi yazıyı yazdığım bu gün ile koşu aynı gunlerde olmadı. zaten 5 ocak kurtuluş kosusuda 4 ocakda yapıldı. neyse uzatmayayım. Sporsuzluk ve antremansızlık baışma vurmuş durumda iken toplamda 2 kere yaptığım tartan pist koşusu sonrası  (6 ve 10 k) yarı maratonu çıkarabileceğimi düşündüm ve biraz da az düşünüp vakti gelince nasıl olsa birşeyler yaparız tutumu içinde olmayı benimsediğim için çokca hazırlık yapmadan koşuya katılmaya karar vermiştim.
              2005 senesinde bir 28 km koşmuşluğuma da güvenmiyor değildim yani. Velhasıl saat 8 de 400-500 kişi ile birlikte başladık koşuya. Urfa dan Ömer abi ile arkadaşı Celalettinin de katılımı ile 3 kişilik ekibimiz yavaş  tempo başladık. 4. km de sag 9. km sol diz dış kısmında başlıyan yanmalar ve acılar ile yarı maraton ve acı denizine dönüştü. Ekip arkadaşlarım sağ olsun tempoyu yumuşak tuttular ancak yinede son metrelerde acıdan çift görmemi engellemedi bu. 2.18 ile yarışmayı bitirebildim. Eğer bir daha koşarsam amacım 2 saatin altına çekmek.  Bu sayede ayak yapımın overpronate olduğunu ve sözüm ona en kalitelilerinden bir tanesi olmasına rağmen koşu ayakkabımın benim için uygun olmadığını da ögrenmiiş oldum. bir daha bu kadar acı çekmeden koşmaya kendi kendime  söz verdim.

4 Ocak 2014 Cumartesi

YENİ SENE ,ANILAR , HAYALLER ve MOTİVASYON

       Zor şeydir Türkiyede tırmanıcı olmak. Kimi kayasız illere gider, uzaklara. Kimi mecbur kalır başka işlerde çalışmaya. Azı hayatını sermaye yapar tırmanış için ancak cebinde parası yoktur. Bazı şehirler kayalara uzaktır, bazı şehirler iç kavgalarını barındırır az sayıdaki tırmanıcı ortamlarında. Motivasyonlar, güçler, hayaller bölünür.

     Karanlıkta el yordamı ile ilerlediğimiz o eski yılları hatırlıyorum da, eski (artık malesef hayatta olmayan ) bir arkadaşımın masıf meşe masasını söktüğümüzü ve ondan ankaradaki ilk antraman duvarını yapmamızı. Öztürk'ün evindeki büyükce örneğini gördükten sonra.

     Yine o eski yıllarda sanırım 97-99 arası olabilir ; motivasyonlar ve hayaller bölünmemişti. Doğan bir biri ardına derecelerimizi ilerletirken hep beraber motive idik. Soner Ünsal la aradığımızı sorduğumuzu hatırlarım.  "O 9 derecelik rota ne oldu? ya digeri?" kralsın dodo

     Şimdi belki basit gelebilir, ama insanın hiç bilmedigi ve görmediği bir rotadaki bir arkadaşını merak etmesi. işte bu bölünmemiş motivasyon, ve paylaşılan hayaller.

    Sonra ne mi oldu? Sporun doğal gelişmesinin sonucu rekabet doğdu ve bölünmeler, yıpranmış dostluklar, kırılan bireyler, haklı haksız birbirine karıştı. Motivasyon yıprandı , ortak hayal dağıldı.

............................

   Şimdi bir bakıyorum yaşım 35 i geçmiş. Hayatın içinde yer yer sarsılan bir istikrarla tırmanışın etrafında dolaşıyorum. Yıllarımı geçirdiğim Urfadaki antreman salonumuna sırtımı döneli 2 aydan fazla oldu. Uygun bir mekan bulamamam, ne yapacağıma karar verememem gibi nedenlerle gün be gün, hem bedenen hem ruhen eridim.  İçimdeki ateşin her an azalışını izleyerek.  Eski antrenman videoları da artık beni motive etmemeye başladı. hayatımda ikinci kez yaşadıgım  ruhen kurumayı duyumsadım. ve spor tırmanışın bendeki yansımalarının ne denli canlı oldugunu fark ettim yeniden.

   Sadece bir spor değil, fit ve zinde kalmanın da doğal bir yolu olduğundan olsa gerek bu motivasyon kaybı hem bedenen hem ruhen eksiltiyor beni. ara sıra bırakma düşüncesi aklımdan geçiyor. Sorguluyorum kendimi. Sorgulamadan olmaz. Ezbere yaşanmaz. Kişi neyi niye yaptığının hesabını öncelikle kendisine vermeli. kötülükte bile olsa

  Yeni,eski şehrimde (ki çocukluğumun geçtiği eski anılarımın olduğu ancak aradan gecen 25 yıldan sonra bana yeni gibi gelen eski şehrimden bahsediyorum) yılların alışkanlıklarını bırakırsam hızla yaşlanacağımı duyumsuyorum. Yeni çevre yeni kilolar ve yeni bedenimle...

   Bu nedenlerden dolayı yeni senede bir hayalim ve buna bağlı bir motivasyonum oluştu. Eskisi gibi sağlıklı olabilmek için spor tırmanışı sürdürmeliyim. farklı bir derece için yada yeni bir rota için değil. daha uzun yıllar sağlıklı kalabilmek için sadece. farklı sporlar yaparak da bunu sürdurebilir elbet insan ancak yılların pratiğinden sonra en kolay elit antrenmanı spor tırmanışta yapabileceğimi fark ettim de ondan.

 unutmadan eklemeliyim ki nerede yaptığından çok kimle ve nasıl yaptığını daha önemli insanın. en güzel antreamnlarımı belkide en çapul, en olmaz yer olan urfada, cardon salonunda yaptıgımı ve büyük olasılıkla bundan sonra o kadar rafine antrenman yapamıyacagımın bilincinde olarak kardeşlerim erdem ve tolgahana burdan selamlar. Motivasyon hiç azalmasın.....