19 Eylül 2011 Pazartesi

17 eylül karakaya ve ızdırabın güncesi...

Epeydir tırmanışları ve antrenmanları bazı fiziksel kısıtlamalarla yapıyorum. Dizimdeki sıkıntı sebebiyle, bir nevi otokontrol mekanizması oldu, sağ diz için diz düşürme, topuk takma, diz takma gibi hareketler yasak. Antrenmandan veya tırmanıştan önce bir 15-20 dakika diz egzersiziyle geçiyor, iyi ısıtınca sorun olmuyor, biraz da ayı sitili barfikse bağlayınca dize çok yük binmiyor zaten... Dağa gitmeye, uzun rotaya filan zaten cesaret edemedim hiç, tam sezon başında sakatlanınca bütün dağ planlarını rafa kaldırdık. Belki de artık ağır sporları bırakıp hafif spor tırmanışla yetinmeye başlamak gerek.

Ama işte alpinizm zehri insanın içini kavuruyor, Aladağların sağından solundan tırmanış haberlerini duydukça içten içe kıskanıyorum, ben niye gidemiyorum da başkaları gidiyor? Cezamızı yeterince çekmedik mi zaten?

Neyse karakaya'da da gene dikkatli bir şekilde tırmanmaya çalıştım, ama bir rotada anlık bir hırsın kurbanı oldum. 8 derece geniş bir çatlakta yükselmek için dizimi sıkıştırmam gerekti, o an sakat olduğumu filan unuttum, bir anlık hırsla otokontrolümü kaybettim. Sonuçta dizime bir ağrı saplandı, inmek zorunda kaldım; ondan sonra da bütün gün tırmanamadım zaten... Pazar günü buz ve dinlenme, bugün biraz daha iyi gibi, ağrı yok.


1 yorum:

dr elektro dedi ki...

sagdan soldan dagdan bayırdan haberleri duyunca benim de içim cız ediyor. güya bu sene ne proceler vardı kafamda. ama vardır heşeyın hayrı diyelim. zira fark etmesemde adım adım gelişme gösterdigimi hissediyorum. 3-4 yıl tırmanışı boşlamanın vucuttaki etkilerini yavas yavas gideriyorum. belkide gelecek sene bizim senemiz olacaktır. bu arada geçmiş olsun ugurum.